Kültürel Zenginlik 31 Ocak 2024, 15:30
BOYABAT PANAYIRI VE YAĞLI PEHLİVAN GÜREŞLERİ
Boyabat panayırının ilk olarak ne zaman kutlanmaya başlandığına dair kesin bir bilgi olmamakla beraber çok eski bir geçmişi olduğu tahmin edilmektedir.
Karadeniz'in en eski panayırlarından biri olan Boyabat panayırının eski Osmanlı yıllıklarında adı geçmektedir.
Kâtip Çelebi, Boyabat panayırının kurulusunu söyle ifade etmektedir: “Çok verimli olan Boyabat ovalarına çeltik ekilirmiş. Çeltik orağı yapılıp, çeltikler harmana ya da ambara konulduktan sonra bütün yöre köylüleri sevinç içinde büyük bir pazar yaparlarmış. Bu pazarlar çok eğlenceli geçermiş. Bütün yöre, çevredeki il ve ilçeler bu pazara ve eğlencelere katılırmış. Uzunova'da kurulan bu büyük pazara 'Boyabat Panayırı' denilmiş.”
Panayır, önceleri kasabanın kuzeyinde 2,5 km uzaklıkta, Alibeyli köyünün güneyinde, çeltik tarlaları kenarında oldukça dalgalı bir yamaçta ve Gazideresi çayından alınan bir su arkı üstünde bugün de “Panayır Yeri” adıyla bilinen alanda ekim ayı içinde Çarşamba günleri kurulurdu. Bu panayır arka arkaya üç çarşamba tekrarlanırdı. Panayırın ilk çarşamba gününe ilk panayır, ikinci çarşamba gününe orta panayır, üçüncü çarşamba gününe de son panayır denirdi. Uzaklardan gelenler genellikle orta panayıra katılabildiklerinden bu panayır diğerlerine nazaran daha kalabalık olurdu. Her yıl ekim ayının üçüncü haftası içinde kurulan panayırda alış-verişin yanı sıra çeşitli eğlenceler düzenlenir. Bundan otuz kırk yıl önce düzenlenen cirit oyunları günümüzde yapılmamaktadır.
Buna mukabil güreşler eski canlılığını hâlâ korumaktadır ve şehir stadyumunda geniş katılımla gerçekleştirilmektedir. Panayır, çocuklar için bir eğlence, bir farklılık anlamına gelmektedir. Özellikle lunapark, sihirbazlar, hayvan sirkleri ve motorla akrobatik gösteriler yapan yerler çocukların vazgeçilmez eğlenceleri arasındadır. Boyabat panayırı, Boyabat Belediyesi tarafından düzenlenmektedir. Belediyenin görevlendirdiği kişiler panayır yerinde parsellenen yerleri ticaret yapmak isteyen veya eğlence yerleri kurmak isteyenlere belirli bir ücret karşılığında satarlar. Günümüzde Boyabat Belediyesi tarafından günler önce hazırlanan afisler şehrin muhtelif yerlerine asılır, yöre halkına panayırın ne zaman başlayacağı ve ne tür faaliyetler olacağı duyurulur. Geçmişte panayırla ilgili duyuru davul çalınarak yapılırdı. Boyabat Panayırı yöre halkı için önemli bir tarihti.
İnsanlar alacaklarını ya da vereceklerini panayır zamanına göre hesap ederlerdi. Ölüm ve doğum hesapları da panayırdan önce veya panayırdan sonra diye ifade edilirdi. Köylüler alım satım isleri için panayıra gelirlerdi. İşi olmayan insanlar Erenlik Tepesi'nden ya da panayırı rahat görebilecekleri yerlerden yamaçlardan olan biteni izlerlerdi. Çarsı içinden veya panayır yerinden alınan kebap, üzüm ve kavrulmuş veya suda kaynatılmış kestaneler ailece yenirdi.
Boyabat Panayırı'nın ekonomik yönünün yanında toplumsal yönü de ön plana çıkmaktaydı. Panayır, genç kız ve delikanlıların birbirlerini gördükleri, beğendikleri bir görüşme yeri niteliğindedir. Panayırın ilçenin tanıtımına ve esnafların mallarını satmasına katkısı büyüktür. Bu anlamda ilçenin tarihî ve turistik yerlerin tanıtılması için çeşitli stantların kurulması, broşürlerin basılması etkili olmaktadır. Geçmişte organize edilen panayırlara nazaran günümüzde tertiplenen panayırın bir festivale dönüştürülme gayretleri gözle görülür bir gerçektir. Özellikle ünlü sanatçıların davet edilerek konserler verilmesi bunun tipik bir örneğidir.
Değişen ve gelişen dünyada milletlerin birçoğu yerelliği ön plana çıkarma çabası içine girmişken, asırlar öncesinden günümüze kadar gelmiş olan Boyabat Panayırı'nın tarihî ve kültürel dokusunun korunarak gelecek nesillere aktarılacaktır. Her ne kadar değişimin önüne geçmek veya değişimi engellemeye çalışmak mümkün değilse de Boyabat Panayırı'nın yerel renklerini kaybetmeden zenginleştirilmesi; asırlara dayanan bir geçmişe sahip bu önemli panayırın önce ulusala, daha sonra da küresele taşınması amaçlanmaktadır.
Türk spor tarihinde zengin bir geçmişe sahip olan Ata sporumuz güreş; bir asrı aşkın mazisi ile insanların buluşmalarına ve kaynaşmalarına vesile olan Boyabat Panayırı ile özdeşleşmiştir. Boyabat Belediyesi Yağlı Pehlivan Güreşleri adı altında, Ekim ayının üçüncü haftasında yapılmaktadır. Kırkpınar Baş Pehlivanlarının katılımıyla gerçekleştirilen Boyabat Yağlı Pehlivan Güreşleri, bölgenin en büyük spor organizasyonlarından biridir.
BOYABAT BELEDİYESİ YAŞAYAN KÜLTÜREL MİRAS MÜZESİ
Boyabat Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi Projesi, Boyabat’ın tarihine, kültürüne ve geleneksel yaşam biçimine, unutulmaya yüz tutmuş tüm kültürel değerlerimize sahip çıkılması ve tek tipleşen dünyada, kültürünü kaybeden uluslardan olmamak adına atılan yerel bir adımdır. Bu adımın ilki 08.08.2018 tarihinde 15 Temmuz Şehitler Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Boyabat Yaşayan Kültürel Miras Müzesi Paneli ile atılmıştır. Panele konuşmacı olarak; Hacettepe Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR, Sinop Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Songül ÇEK, Dr. Öğretim Üyesi Ergün ACAR ve Ünye Yaşayan Kültürel Miras Müzesi Müdürü İhsan AKBULUT katılmışlardır. Ayrıca panele Boyabat’ın hafızaları olarak tanımlayabileceğimiz değerli büyüklerimiz ve ilgili Boyabatlılar katılmışlardır.
Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR, panelde; müzemizin Boyabat için üstleneceği görev ve hedefler hakkında bilgiler vermişlerdir. Doç Dr. Songül ÇEK ve Dr. Öğretim Üyesi Ergün ACAR ise Sinop ve Boyabat üzerine yaptıkları kültürel ve bilimsel çalışmaları hakkında bilgiler vererek müzemizle ilişkilendirdiler. Ünye Yaşayan Kültürel Miras Müzesi Müdürü İhsan AKBULUT ise belediyemizin de kurmak için adım attığı yaşayan kültürel miras müzeleri ve kendi müzesi hakkındaki bilgilerini paylaştı. Panelin sonunda soru cevap bölümüne geçildi ve katılımcılarımızın soruları hocalarımız tarafından yanıtlandı.
Boyabat Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi, somut ve somut olmayan kültürel mirasların yaşatılması ve aktarılması amacıyla kuruldu. Müzemizde Boyabat’ın geleneksel yaşam biçimleri merkeze alınacak ve yörenin halk inançlarından mutfak kültürüne kadar pek çok kültürel değeri aktarılıyor. Bunların yanında doğumdan ölüme kadar geçiş dönemleri; gelenek, görenek, adet ve inanç çerçevelerinde aktarılıyor. Geleneksel çocuk oyunları gün yüzüne çıkarılacak ve çağımız hastalıklarından olan teknoloji bağımlılığı ile gelen hareketsizliğin sonucunda oluşan diyabetik hastalıklara yakalanma riskini biraz da olsa azaltabilecekleri çocuk oyunları öğretiliyor. Müzemizde Boyabat ve Anadolu’ya özgü masal anlatma, mani, deyim, atasözü, bilmece söyleme gibi uygulamalı öğrenme ortamları oluşturuluyor.
Geleneksel Türk eğlence kültürü içerisinde büyük öneme sahip olan “Hayal Oyunu Geleneği” içerisindeki Karagöz Oyunu gösterileri düzenleniyor. Geleneksel el sanatları konusunda tescilli ürünümüz olan Boyabat Çemberi’ne ayırdığımız bir odamızda kültürel ifadelerin çeşitliliğini ve somut olmayan kültürel miraslarımızdan olan çember motiflerimizin anlamları ve dokuma teknikleri aktarılıyor. Bütün bunların yanı sıra ziyaretçilerimize uygulamalı olarak deneyimleyebilecekleri geleneksel ıhlamur baskı ve ebru gibi el sanatlarımıza da yer veriyor. Ayrıca kültürümüzde yer almış önemli gün ve haftalarda çeşitli etkinliklere(hıdrellez, çiğdem geleneği, aşure günü) yer verecek ve Boyabat’ın toplumsal hafızasını güçlü tutmaya çalışılıyor.
Müzeler toplumların hafıza bellekleri olma özelliği taşımaktadır. Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) çağdaş müze anlayışından bahsederken müzelerin aynı zamanda eğitim işlevinin de bulunduğuna değinmektedir. Bu bağlamda müzemiz, geçmiş ve gelecekle bağ kurma yolunda halka hizmet eden bir eğitim kurumu olma yolunda ilerlemeyi amaçlıyor.
2018 yılında çalışmalarına başlanan Boyabat Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi projemiz için Boyabat Tarihi Evi uygun görülmüş ve 2018 yılı Kasım ayında gerekli restorasyon ve onarım işlemleri başlamıştır. 2020 yılının Ağustos ayında ziyarete açılan Yaşayan Kültürel Miras Müzesi; Boyabat Belediyesinin başvurusu ile 2021 yılında TC Kültür Bakanlığından müze unvanını almaya hak kazanmış ve bakanlık denetimine girmiştir. Her yıl en az 1 kez olmak şartıyla bakanlık temsilcileri tarafından denetimi yapılmaktadır. Tarihi Kentler Birliği’nin düzenlediği Müze Özendirme Yarışmasına katılmış ve ödül almıştır. Müzede 173 adet kayıtlı eser bulunmaktadır. Bu eserlerin dışında demirbaş eserler de bulunmaktadır. Müzemiz Türkiye’de toplamda 7 tane olan uygulamalı halk bilimi müzesi türündedir. Karadeniz bölgesinde bulunan iki adet uygulamalı halk bilimi müzesinden biridir. Sinop’ta kurulan ilk ve tek özel müze özelliğini taşıyan müzemiz; İlçemizden ve Ülkemizin birçek farklı noktasından gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor.
Yaşayan Kültürel Miras Müzesi'ni sosyal medyadan takip etmek için;
facebook.com/Boyabat_YKM_Müzesi
instagram.com/muzeboyabat
Telefon: 0368 315 16 57
BOYABAT EZMESİ VE SIRIK KEBABI
BOYABAT EZMESİ
Boyabat’a özgü olan ve sadece Boyabat’ta üretilen Boyabat Ezmesi içerisinde hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Ceviz, Fındık, Fıstık, Badem ve özel bir formülle yapılan Boyabat Ezmesi, hem soğuk kış günlerinde vücut ısısını korumakta hem de enerji vermektedir. Boyabat halkının yanında İlçeye gelen yerli ve yabancı turistler tarafından da yoğun ilgi görmektedir.
BOYABAT SIRIK KEBABI
Mutfak konusunda zengin bir kültüre sahip olan Boyabat’ta; bu zenginlik kendisini bol çeşitli yemeklerde gösterdiği gibi tüm yiyecek ve içeceklere ilişkin davranış kalıpları da geliştirmiştir. Bu zenginliğin bir sonucu olan Boyabat Sırık Kebabı İlçenin en meşhur et yemeğidir.
Bütün olarak kesilen Kuzudan yapılan Sırık Kebabı; 5-6 saat iyice piştikten sonra sırıktan çıkarılır, parçalanır ve servis edilir. Boyabat Sırık Kebabı’nın İlçeye has özelliklerinden biri de soğuk olarak yenebilmesidir. Bu yöresel özellik nedeniyle Ülkemizdeki diğer kebaplardan ayrılır.
BOYABAT PİRİNCİ
Boyabat’ın yüzölçümünün önemli bir kısmını Tarım arazileri oluşturmaktadır. Çeltik üretimi en önemli gelir kaynağı olarak öne çıkmakta, buna bağlı olarak İlçe ekonomisine de katkı sağlamaktadır. Boyabat’ın arazi yapısı çeltik yetiştirmek açısından oldukça elverişlidir. İlçenin çoğu terinde her toprakta ve ılıman bölgelerde yetişmektedir. Su geçirgenliği az ve organik madde yönünden zengin olan topraklarda ürün daha verimlidir. Pirinç su içerisinde yetişen tek tahıl bitkisidir. ;
Hasadın ardından elde edilen çeltik; fabrikalarda dövülüp, kavuzları çıkartılarak beyaz renkli pirinç haline dönüşür ve piyasaya sürülür.
Boyabat Kalesi Çeltik Çeşidi, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından 2017 yılında tescillenmiştir.
BOYABAT TARİHİ EVLERİ
Boyabat’ta Konaklar diğer tarihi yapılarla birlikte şehrin kültürel kimliğinin korunması yaşatılması adına önemli bir öğe olarak göze çarpmaktadır. Geleneksel Türk Evi ve yakın dönem Osmanlı Mimari örneklerinin yoğun olarak bulunduğu İlçede, yörenin coğrafi yapısına uygun olarak yapım tekniği ve tasarımlarında oldukça zengin bir çeşitlilik görülmektedir.
Konakların en önemli özellikleri arasında; her yapıda ahşap malzemelerin ağırlıklı olarak kullanılması ve çok sayıda pencere ile farklı mimari tasarım ve estetik anlayışının hayata geçirilmiş olmasıdır. Evler genelde zemin kat üzeri iki kat olmak üzere toplam üç katlıdır. Karma sistemde inşa edilen evlerin zemin katlarında; ahşap hatıllı, taş duvarlı, kagir yığma sistem, üst katlarında ise ahşap taşıyıcılı, kagir dolgulu ya da dolgusuz sistem kullanılmıştır. Bu yapılar daha çok Kent merkezinde ve merkeze yakın köylerde bulunmaktadır. Osmanlı Mimarisinin en güzel örneklerinin sergilendiği Boyabat; Tarihi Evleri ile adeta bir Açıkhava müzesini andırmaktadır.
Boyabat kent merkezi içerisinde 260 adet geleneksel Osmanlı Türk Evi bulunmaktadır. Kültü Bakanlığı tarafından, korunması gerekli yapıların tespit ve tescili için 1979 ve 1987 yıllarında iki adet çalışma yapılmış ve kentsel Sit sınırları belirlenmiştir. Halen Sit kararını içeren 1996 tarihli Boyabat’ı Koruma amaçlı bir imar planı yürürlüktedir.
TARİHİ ORTA ÇARŞI
Çarşı kavramı Türk-İslam kültürü içerisinde tarih boyunca alışverişten öte bir anlam taşımıştır. Toplumsal etkileşimin kalbi olan çarşılar hem geleneksel mimarinin estetiğini hem de el sanatlarının bir ürünü olan geleneksel meslekleri bünyelerinde barındırmışlardır.
Boyabat’ın tarihi çarşısı olan “Orta Çarşı” kasabanın tam ortasına kurulmuştur. Bünyesinde; dükkan, han, otel, kahvehane, el sanatları ve geleneksel meslekleri barındıran çarşı, bir arada olmanın ve her zaman bereketi paylaşmanın simgesiydi. 1925 yılı Ekim ayında kurulan Çarşamba Panayırı yani her yıl kurulan asırlık Boyabat Panayırı zamanında bir gece vakti çarşıda bir yangın çıkmıştır ve dükkanların yapı malzemesinin ahşap olması dolayısıyla çarşı tamamen yok olmuştur. Çarşı yangından sonra tekrar projelendirilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Yeni Çarşı projesinin İtalyan bir mimar tarafından hazırlandığı söylenir. Dükkânlar dikdörtgen veya kare temelli iki kat şeklindedir. Genellikle iki dükkân arasında yan yana bir simetri söz konusudur. Bütün dükkânların taşıyıcı sistemleri yan yana sıralanmış ve içeride iki dükkân arasında ortak taşıyıcı bir duvarla çözülmüştür. İki dükkân arasında iki ayırıcı duvar kullanılmıştır. Üst kat duvarları bir “I” kiriş üzerine yerleştirilmiştir ki, kiriş ve taşıyıcı vazifesi görür. Dükkânlarda daha sonraki tarihlerde metal taşıyıcılar görülür. Bu teknik “Jack Arch” tekniği olarak adlandırılır. Çarşıda bakırcılık, kalaycılık, dericilik, ayakkabıcılık, tuzculuk, yorgancılık, semercilik, sepetçilik ve fırıncılık gibi geleneksel meslekler icra edilmiştir.
Arasta tipli bir Osmanlı çarşısı olma özelliği taşıyan “Orta Çarşı”da, Osmanlı Dönemi’nde her bir dükkanın ayrı ayrı kapısı olmadığı ve bu yüzden açılış ve kapanış saatlerinin bir olduğu zamanlardaki bu durum, esnaf teşkilatının güçlü olmasını ve ahilik geleneğinin süregelen bir gelenek haline gelmesini sağlamıştır. Boyabat Orta Çarşı esnafı da bu ahilik geleneğini sürdürmektedir ve her Cuma salasından hemen sonra Ahilik Duası edip hayırlı kazanç, birlik ve beraberlik dilemektedir.
TARİHİ LEZZETLERİMİZ
İncir Uyuşturması
Malzemeler;
- 10 Adet Kuru İncir
- 1 Kg Süt
- Şeker (İsteğe Göre)
Hazırlanışı;
Kuru incirler yıkandıktan sonra küçük parçalar halinde doğranır ve derin bir kaba alınır. Tahta bir kaşık yardımıyla incirler ezilir ve böylece özü çıkarılmış olur.
Süt kaynatılır ve isteğe göre içine şeker koyulur (orijinal yapımda şeker kullanılmaz, asıl lezzeti veren incirin kendi şekeri ve aromasıdır).
Kaynamış süt yavaş yavaş incirlere eklenir ve aynı anda incirler bir tahta kaşık yardımıyla incirler ezilmeye devam edilir. Süt bitene kadar bu işlem devam eder. Daha sonra üzerine tepsi kapatılarak 1-2 saat dinlendirilir.
Dinlendirme işlemi aynı zamanda bir mayalama işlemi olduğu için üzerine bez ya da havlu sarılması tavsiye edilir. Ayrıca isteğe göre kâselere ayrı ayrı mayalama işlemi de yapılabilir.
Keşkek
Malzemeler;
- Keşkek
- Et
- Salça
- Tuz
Hazırlanışı;
Fırına konulacak çömleğin büyüklüğüne, küçüklüğüne göre keşkekliğin miktarı ayarlanır. Bir ölçek keşkekliğe 4.5 bardak su konulur (keşkeğin yumuşak olmasını isteyenler suyunu biraz fazla koyabilirler).
Yemeklik şeklinde doğranan soğanlar ile büyükçe bir parça sığır eti veya tavuk eti çömleğe konulup mahalle fırınına verilir. İftara 45 dakika kala çömlekler fırından çıkarılır.
Çömleğin içindeki et parçası, kemiklerinden ayrılır ve ince ince didilir ve tekrar çömleğin içine konulup tahta kaşıkla karıştırılır.
Karıştırma işlemi etle keşkeğin sakız gibi birbirine karışıncaya kadar devam eder.
Bu iş tamamlandıktan sonra keşkek servis tabağına boşaltılır, kaşığın arkasıyla keşkeğin üzeri düzeltilir.
Sonrasında kaşığın ön yüzüyle keşkekte çukurlar oluşturulur.
Üzerine kızgın tereyağı katılıp servise sunulur.
Düğünlerimizde pişirilen keşkekler büyük kazanlarda pişirilir. Bu çok zahmetli bir iştir ve ustalık ister. Bu işi yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlara “Keşkekçi” denir.
Önemli Not:
Geleneksel tören yemeği olan keşkek 2011 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne Türkiye adına kaydedilmiştir
Yazım Ekmeği “Yufka”
Malzemeler;
- 3-4 Su Bardağı Un
- 1.5-2 Su Bardağı Su
- 1 Tatlı Kaşığı Tuz
Hazırlanışı;
Derin bir kabın içine un konulur ve unun ortasında bir yuvarlak açılır ve o boşluğa azar azar su eklenir ve yoğurma işlemine başlanır.
Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edildikten sonra pözüleme işlemi başlar. Hamurdan istenilen boyutlarda pazılar kesilir ve avuç içinde yuvarlanarak temiz bir bezin üzerine sıralanır ve üzerlerinin kurumaması için pazıların üzerine nemli bir bez örtülür.
Pazılar 10 dakika dinlendirilir ve daha sonra oklava ya da merdane ile açma işlemi yapılır.
Açılan ekmekler ister ocak başlarındaki odun saclarında ister elektrikli ya da gazlı saclarda pişirilir.
Önemli Not: Yufka ekmeği yani Boyabat deyimi ile yazım ekmeği yapımı, yardımlaşılması ve paylaşımı çevresinde oluşturduğu kültür mirası açısından 2016 yılında, Azer baycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin oluşturdukları ortak miras dosyası ortaklığıyla “İnce Ekmek Yapımı ve Paylaşımı Geleneği: Lavaş, Katrıma, Jupka, Yufka” ismi ile UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydedilmiştir.
İçi Yağlı
Malzemeler;
- Hamuru İçin;
- 1 Kg Un
- 1 Yemek Kaşığı Kuru Maya
- İstenilen Ölçüde Tuz
- Aldığı Kadar Su
İçi İçin;
- Tereyağı veya Margarin
Hazırlanışı;
Mayayı bir bardak ılık suyun içine alıp kabartmakla işleme başlanır. Sonrasında un, tuz ve mayalı suyu derin bir kabın içine alınır ve yoğurma işlemine geçilir.
Ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar yine azar azar su ilave edilir.
Yoğrulan hamurun üzerine nemli bir bez örtülür ve 15-20 dakika mayalanması beklenir.
Dinlenen hamur üç eşit parçaya bölünür ve parçalar pözülenir.
Pözüler oklava veya merdane yardımıyla açılır, içerisine yağ sürülür ve üç parmak kalınlığında kesilir.
Kesilen parçalardan birkaç tanesi üst üste konur ve rulo halinde sarılır.
Sarılan hamur oklava ile tekrar açılır ve sacda pişirilir.
İsteğe göre üzerine yağ sürülebilir.
Tarhana Çorbası
Öncelikle tarhananın meydana gelmesine kadar geçen süreci anlatmak yerinde olacaktır.
Geleneksel bir yemek çeşidi olan tarhananın yapılışı; içine konan malzemeler, saklama şekli, içine konan malzemeler ve sunum şekline göre değişmektedir.
Boyabat Tarhanasının Malzemeleri;
- Ekşi Yoğurt
- Ekşi Elma
- Ayva
- Soğan
- Domates
- Kırmızı Biber
- Nane
- Maydanoz
- Çörek Otu (İsteğe bağlı)
- Maya (Köy mayası tercih edilir)
- Un (Değirmen unu tercih edilir)
Hazırlanışı;
Yoğurt bir hafta bekletilir ve ekşitilir.
Ekşiyen yoğurdun içine ekşi elma, ayva, soğan, domates, nane, maydanoz ve çörek otu katılır ve karıştırılır.
Bu karışım 3-4 gün bekletilir ve bekledikten sonra daha büyük bir kabın içine alınır.
Beklemiş karışımın içine bir gün önceden kabartılmış maya ve un eklenir ve yoğurma işlemine geçilir.
Yumuşak bir kıvam alan ve çok sert olmayan bu hamur bir hafta ya da 8 gün üzeri örtük bir şekilde kuruması için bekletilir.
Kuruyan hamur elde ovularak yani Boyabat deyimiyle gıdıklanarak ufalanır ve sık elekten ya da sık çilingirden geçirilir.
Ufalanan ve incecik hale gelen tarhana temiz bir örtünün üzerine yayılır ve kurumaya bırakılır.
Piroh
Malzemeler;
- Un
- Yumurta
- Tuz
- Su
İçi İçin;
- Süzme yoğurt
- İnce kıyılmış maydanoz
- Tuz
Hazırlanışı;
Yumurta, tuz, un ve su yoğrulur ve sert bir hamur oluşturulur.
Oluşturulan hamurdan pözüler ayrılır ve o pözüler açılır.
Açılan pözüler kare şeklinde kesilir ve içine süzme yoğurt koyulup üçgen şeklinde yani Boyabat deyimiyle kulak şeklinde kapatılır.
Kaynayan suya atılır ve haşlanıp pişirilir.
Üzeri için tereyağı yakılır ve isteğe göre üzerine ceviz konarak da sunulabilir.
Pirinç Pilavı
Malzemeler;
- 1.5 – 2 Su Bardağı Pirinç
- 2 – 3 Yemek Kaşığı Tereyağı
- Tuz
- Karabiber
- Kaynar Su
Hazırlanışı;
Öncelikle pirinçler ıslanır ve istenilen süre kadar bekletilir.
Sonrasında pirinçler ve tuz kaynamış suyun içine atılır ve salma usulüyle pilav suyunu çekene kadar pişirilir.
Pilav pişerken bir yandan da başka bir tavada tereyağı ve karabiber eritilir ve pişen pilavın üzerine dökülür.
Çiğdem Pilavı
Malzemeler;
- 1 Su Bardağı Pirinç
- 1 Su Bardağı Bulgur
- Sarı Çiğdem Çiçeği
- Tuz
- Su
- 2 Yemek Kaşığı Tereyağı
Hazırlanışı;
Tereyağı bir tavaya alınır ve eritilir daha sonra pirinç ile bulgur eklenir ve kavrulur.
Kavrulan pirinç ve bulgurun üzerini bir parmak geçecek kadar su eklenir ve pilav pişirilir.
Pişen pilavın üzerine, yeşil dallarından ayrılmış çiçek kısmı ve temizlenmiş yumru kökü katılır.
Sallım Çorba Tarifi
Malzemeler;
- Makarna
- Yeşil Mercimek
- Soğan
- Salça ya da Domates Rendesi
- Kaynar Su
- Tereyağı
Hazırlanışı;
Öncelikle yeşil mercimekler haşlanır ve yumuşatılır.
Sonrasında bir tencereye yağ konur ve ince ince yemeklik doğranmış soğan kavrulur.
Tencereye kaynar su, yeşil mercimek ve makarna ilave edilir.
Ayrı bir tencerede tereyağı eritilir ve pişen yemeğin üzerine dökülüp karıştırılır.
ÇIRABOZAN TÜNELLERİ
Boyabat Kalesi’nin kurulduğu kaya üzerinde kale kadar önemli bir yapı daha vardır. Bu yapıya “Çırabozan” denmektedir ve tünel ile dehlizlerden oluşmaktadır. Bu tünel kalenin kuzey yamacındaki bir kaya yarığından çay seviyesinin altına kadar inmektedir. Bu tünel kale yapımından daha sonra açılmıştır.
Boyabat İlçe merkezinde Gazidere Çayı’nın doğu cephesinde yamacın zirvesinde yer alan kalenin kuzeybatı yamacında tamamen ana kayanın oyulmasında oluşturulmuş bir kaya tüneli bulunmaktadır. Aynı tünelle bağlantılı ve kalenin güneybatı yamacındaki zirvesine ulaşan bir başka kaya tünelinde 2005 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Benzeri kaya tüneli kalıntılarının bir kısmı kuzeybatı ve güneybatı yamacında yer almaktadır.
Boyabat kalesi Çırabozan Tünelleri uzun süre içi toprak dolu olarak kapalı kalmış, 2007 yılında Boyabat Belediyesi’nin kale restorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında içerisindeki toprak boşaltılarak aydınlatılmış ve turizmin hizmetine sunulmuştur. Boyabat turizmi için son derece önem arz eden tüneller ziyarete açılmıştır.
Salar Köyü Kaya Mezarları, İlçe merkezine 10 km uzaklıkta olan Salar Köyü’ndedir. M.Ö. VII. yy.’da Paflagonyalılar tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Mezar, çevreye oldukça hâkim bir noktadadır. Kalker kayalar oyularak yapılmıştır. Boyu 10 mt. Yüksekliği 5 mt.’dir. Mezarda yuvarlak olarak 3 adet sütun bulunmaktadır. Sütunların üst kısmında küp biçiminde başlıklar ve diz çökmüş durumda kabartma aslan heykelleri vardır. Mezar, sütunların arka tarafında bulunan bir odadan ibarettir. Odaya dikdörtgen biçimdeki bir kapıdan girilmektedir. Ayrıca mezar çerçevesinde bir kaya tüneli bulunmaktadır. Yolu asfalt olup, ulaşımı kolaydır.